NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://newerajournal.com/index.php/newera
<p><strong>Derginin orijinal adı:</strong> NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES</p> <p><strong>Kuruluş yılı:</strong> 2016</p> <p><strong>ISSN:</strong> 2757-5608</p> <p><strong>Sınıfı:</strong> Uluslararası İndeksli ve Uluslararası Hakemli</p> <p><strong>Yayım dili:</strong> Türkçe (Tüm lehçeler), İngilizce, Rusça</p> <p><strong>Yayım dönemleri:</strong> Şubat, Nisan, Haziran, Ağustos, Ekim, Aralık</p> <p>Dergi, Türkiye ve dünyanın farklı bölgelerinden sosyal bilimlerin çeşitli alanlarında özgün, daha önce yayımlanmamış ve başka bir yere değerlendirilmek üzere gönderilmemiş çalışmaların bilim dünyasına kazandırılması amacıyla kurulmuştur.</p> <p>Gönderilen makaleler, ilgili bölüm editörü tarafından değerlendirildikten sonra, alanında uzman en az 2 veya 3 bağımsız ve dış hakeme atanır. Her makale, çift taraflı kör hakemlik süreciyle (yazarların ve hakemlerin kimlikleri gizli tutularak) incelenmektedir. Hakem raporları doğrultusunda yazarlara iletilen düzeltme talepleri, en kısa sürede tamamlanarak editöre geri gönderilmelidir.</p> <p>Dergimiz, Açık Dergi Sistemi (Open Journal System; OJS) aracılığıyla araştırma makalelerini çevrimiçi olarak kabul etmekte ve yayımlanan tüm makaleleri sınırsız erişim kolaylıklarıyla paydaşların kullanımına sunmaktadır. Açık Dergi Sistemleri, abonelik tabanlı sistemlere kıyasla ulusal ve uluslararası düzeyde daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaşarak makalelerin görünürlüğünü ve etki düzeyini artırmaktadır. Ayrıca, OJS sistemleri; indeksleme, tekrar erişim, serbest erişim ve çoğaltma gibi konularda araştırmacılara önemli avantajlar sağlamaktadır.</p> <p>2016 yılından itibaren dergide yayımlanan tüm makalelere DOI (Digital Object Identifier – Sayısal Nesne Tanımlayıcı) numarası atanmıştır. Ayrıca, Ocak 2020'den itibaren makale yazarlarının tümünün ORCID numaralarını makale başlık sayfasında belirtmeleri zorunludur. ORCID numarası bulunmayan yazarlar, <a href="http://www.orcid.org" target="_new" rel="noopener">www.orcid.org</a> adresinden kayıt olarak numara almalıdır. ORCID numarası eksik ya da hatalı olan makaleler değerlendirmeye alınmayacaktır. Makale gönderim sürecinde <strong><a href="https://newerajournal.com/index.php/newera/libraryFiles/downloadPublic/13">Başlık Sayfasının </a></strong>eksiksiz olarak doldurulması gereklidir.</p> <p><strong>Editörler</strong></p> <ul> <li> Prof. Dr. Nurhan KOÇAN (Bartın Universitesi)</li> <li>Assoc. Prof. Dr. Kanysh BIBEKOV (Nazarbaev Üniversitesi)</li> <li>Dr. Zhuldyz SAKHI (İstanbul Ticaret Üniversitesi)</li> </ul> <p><strong>Değerlendirme süreci:</strong> Çift kör hakem</p> <p> </p>en-USNEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHESA REVIEW OF THE USE OF GENERATIVE ARTIFICIAL INTELLIGENCE IN ONLINE ASSESSMENT PROCESSES
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/438
<p>With the widespread use of online education environments today, the effectiveness and reliability of assessment processes have become increasingly important. In this context, artificial intelligence (AI) technologies are transforming online assessment processes through various applications such as automatic question generation, response evaluation, personalised feedback, and enhanced exam security. This paper examines the areas of application, advantages, and limitations of AI in online assessment processes. AI-based systems can generate questions in various formats by analysing educational materials, perform automatic evaluation of open-ended responses, and provide personalised feedback to students to help them correct their mistakes. Additionally, they can detect suspicious behaviour during exams to identify cheating attempts, thereby ensuring academic integrity. One of the most important advantages of these technologies is that they save educators time while making the assessment process more objective and reliable. However, there are some limitations, such as the accuracy, impartiality, and ethical issues of the responses generated by AI. In addition, the effectiveness of personalised feedback and the transparency of AI decision-making mechanisms are among the issues that need to be addressed. In conclusion, the opportunities offered by AI in online assessment processes bring about a significant transformation in education. However, interdisciplinary research and more comprehensive studies are needed to ensure that these technologies are used in a more reliable and ethical manner.</p>Emin ÖZEN
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-20103011310.5281/zenodo.17391568 YEŞİL AKLAMA: ETKİSİNİN, STRATEJİLERİNİN VE SONUÇLARININ ANALİZİ
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/437
<p class="s14"><span class="s13"><span class="bumpedFont17">Yeşil aklama, sürdürülebilirlik söyleminde ve kurumsal sosyal sorumluluk uygulamalarında kritik bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Bu makale, yeşil aklamanın tanımını, türlerini ve stratejilerini belirleyerek ve tüketiciler, işletmeler ve çevresel sonuçlar üzerindeki sonuçlarını araştırarak kapsamlı bir inceleme sunmaktadır. Disiplinler arası araştırmaların incelenmesi yoluyla, bu çalışma düzenleyici ortamı analiz eder ve paydaşlara yeşil aklamayı etkili bir şekilde azaltmaları için öneriler sunar. Vaka çalışmaları, </span></span><span class="s13"><span class="bumpedFont17">fenomeni</span></span><span class="s13"><span class="bumpedFont17"> endüstriler genelinde göstermek, yaygın doğasını ve toplumsal etkilerini vurgulamak için kullanılır.</span></span></p> <p class="s14"> </p>Esin BENHÜR AKTÜRK
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-201030142810.5281/zenodo.17391632İNSAN VE YAPAY ZEKA ODAKLI TASARIM YAKLAŞIMLARININ KARŞILAŞTIRMALI DEĞERLENDİRİLMESİ; FÜTÜRİSTİK BİR İÇ MEKAN KURGUSU
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/436
<p>Bu çalışma, insan eliyle yürütülen dijital modelleme süreçleri ile yapay zekâ destekli tasarım yaklaşımlarının, fütüristik bir iç mekân kurgusu üzerindeki etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemektedir. İstanbul Avcılar’ da bulunan İstanbul Gelişim Üniversitesi’ ne ait mühendislik ve mimarlık fakültesi giriş ve lobi alanında yürütülen vaka çalışması, tasarım sürecinin iki aşamada ele alınmasına dayanmaktadır. İlk önce, tasarımcı tarafından konvansiyonel yazılımlar kullanılarak biçimsel ve işlevsel bir kurgu geliştirilmiş; ikinci aşamada ise yapay zekâ tabanlı görselleştirmelerle alternatif öneriler üretilmiştir. Son aşamada da, yapay zeka tabanlı görselleştirmelerden elde edilen çıktılar, konvansiyonel görselleştirmelere entegre edilmiştir. Çalışmada, yapay zekânın kavramsal zenginlik, estetik çeşitlilik ve hız avantajı sağladığı; buna karşın ergonomi, ölçek doğruluğu ve teknik detaylandırmada insan deneyimine dayalı kontrolün vazgeçilmez olduğu görülmüştür. Analiz, biçim ve estetik, süreç ve kontrol, işlevsellik, kullanıcı deneyimi ve mekânsal anlam başlıkları altında gerçekleştirilmiştir. Bulgular, yapay zekânın özellikle konsept geliştirme aşamalarında yaratıcı bir katalizör işlevi gördüğünü; ancak uygulanabilir bir tasarım çıktısı elde edilmesi için insan uzmanlığının belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Sonuç olarak, çalışma hibrit bir yaklaşımın, geleceğin iç mekân tasarımında sürdürülebilir ve özgün çözümler geliştirme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir.</p>Semih Göksel YILDIRIMİbrahim EROL
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-201030295010.5281/zenodo.17391726HEKİMLERİN VE HEMŞİRELERİN SPİRİTÜEL İYİ OLUŞ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ: TANIMLAYICI VE KESİTSEL BİR EĞİTİM ARAŞTIRMA HASTANESİ ÖRNEĞİ
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/447
<p>İstanbul ilinde bir eğitim araştırma hastanesinde çalışan hekimlerin ve hemşirelerin spiritüel iyi oluş düzeylerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı ve kesitsel olarak yapılan bu çalışma, Mart-Aralık 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya 155 hemşire ve 123 hekim dahil edilmiştir. Araştırmada verileri, "Kişisel Bilgi Formu" ve "Üç-Faktörlü Spiritüel İyi-Oluş Ölçeği" ile toparlanmıştır. Elde edilen veriler Statistical Package for Social Sciences programında analiz edilmiştir. Verilerin normal dağılım göstermekte olup verilerin değerlendirilmesinde t-testi, tek-yönlü varyans analizi ve Post-Hoc testleri kullanılmıştır. Araştırmaya katılan hekimlerin ve hemşirelerin yaklaşık %69’ü 25-29 yaş arasındadır. Hekimlerin %64’2’si erkek, hemşirelerin %65’8’i kadındır. Eğitim durumu incelendiğinde hekimlerin %56’1’i ihtisas yapmış, hemşirelerin %78,7’si lisans mezunudur. Hekim %65,9 ve hemşirelerin %71’6’sı bekardır. Çalışmada Üç Boyutlu Spiritüel İyi Oluş Ölçeği puan ortalaması hemşirelerin 111,21±13,09, hekimlerin 105,9±13,46 olarak bulunmuştur. Hemşire ve hekimlerin ölçek toplam puan ve alt boyut puan ortalamalarının karşılaştırılmasında, anomi alt boyutu hariç, anlamlı farklar bulunmuş, hemşirelerin puan ortalamalarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Hemşirelerin ölçek toplam puan ortalamaları mesleğini isteyerek seçenlerde daha yüksek bulunurken, hekimlerin toplam puan ortalamaları çocuk sahibi olanlarda ve gelir giderine eşit olanlarda daha yüksek bulunmuştur (p<0,05). Hemşire ve hekimlerin ölçek alt puan ortalamalarının demografik özellikler ve çalışma özellikleri ile karşılaştırılmasında anlamlı sonuçlar elde edilmiştir (p<0,05). Üç Boyutlu Spiritüel İyi Oluş Ölçeği kullanarak yapılan araştırmada hekimlerin ve hemşirelerin spiritüel iyi oluş düzeyleri ortanın üzerinde bulunmuştur.</p>Sibel Erkal İLHANOğuzhan KOCA
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-201030516610.5281/zenodo.17391849DEMİR LEYDİ’NİN ÖTESİNDE: THATCHERİZM, BRİTANYA SİNEMASI VE THE FULL MONTY FİLMİNDE İŞÇİ SINIFI ERKEKLİĞİNİN YENİDEN ŞEKİLLENİŞİ
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/415
<p>Bu çalışma, <em>The Full Monty</em> (1997) filmini Thatcherizm’in sosyo-politik etkileri bağlamında ele almakta ve 1990’lar Britanya sinemasında işçi sınıfı erkekliğinin değişen temsillerine odaklanmaktadır. Margaret Thatcher’ın neoliberal politikaları sanayi ekonomisini çökertirken, uzun süredir işçi sınıfı erkekliğini tanımlayan ekmek kazanan rolünü ve geleneksel toplumsal cinsiyet hiyerarşilerini de istikrarsızlaştırmıştır. R.W. Connell’in hegemonik erkeklik kuramı ışığında yapılan bu çalışma, ekonomik çöküş, işsizlik ve sanayisizleşmenin erkeklik kimliklerini nasıl yeniden şekillendirdiğini incelemektedir. Çelik fabrikası, iş ve işçi bulma kurumu ile işçi kulübü gibi mekânların toplumsal cinsiyetin inşa ve dönüşüm süreçlerindeki simgesel işlevine özellikle dikkat çekilmektedir. Film, sanayi sonrası Britanya’da işçi sınıfı erkekliğinin krizine verilen kültürel bir yanıt olarak okunmakta; performans, kırılganlık ve kolektif dönüşüm yoluyla erkekliğin alternatif biçimlerinin nasıl ortaya konduğunu göstermektedir.</p> <p> </p>Burçak Tuba TAYHAN GÜZEL
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-201030677910.5281/zenodo.17392048 İNOVASYON ALGISI VE ÇALIŞMA PERFORMANSI ARASINDAKİ İLİŞKİ: MUĞLA İLİ PERAKENDE SEKTÖR ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR UYGULAMA
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/443
<p>Bu çalışmanın amacı, perakende sektör çalışanlarında inovasyon algısı ve çalışma performansının demografik özelliklerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek ve inovasyon algısı ile çalışma performansı arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu amaçla demografik sorularla birlikte inovasyon algısı ölçeği ve çalışma performansı ölçeğinden oluşan ve 23 soruyu içeren anket formu hazırlanarak veriler elde edilmiştir. Araştırmanın evreni Muğla ilindeki perakende sektör çalışanları olup örneklemi sektörde çalışan 200 katılımcıdan oluşmaktadır. Elde edilen verilerle normallik analizi, güvenirlik analizi, frekans analizi, t-Testi analizi, tek yönlü varyans analizi (Anova) ve korelasyon analizi yapılmıştır. Yapılan analizlerin neticesinde kadın çalışanların erkek çalışanlardan, 18-25 yaş ve 26-35 yaş grubunda olanların daha üst yaş grubunda olanlardan daha yüksek inovasyon algısı puanına sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca katılımcıların eğitim düzeyi yükseldikçe inovasyon algısı puanlarının da yükseldiği görülmüştür. Çalışma performansı ölçeği analizinde 36-45 yaş ve 46-55 yaş grubunda olanların puanları, daha alt yaş grubunda olanlardan daha yüksektir. Sektörde 0-5 yıl süreyle çalışanların çalışma performansı puanları daha uzun süredir çalışanlardan daha düşükken yönetici pozisyonunda görev yapan katılımcıların çalışma performansı puanları, diğer departmanlarda çalışanlardan daha yüksektir. Çalışmaya dâhil olan perakende sektör çalışanlarına ait inovasyon algısı ve çalışma performansı arasında ise anlamlı ilişki tespit edilememiştir.</p>Erol SOLMAZEbru OKÇUSelim ÇIRAK
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-201030809810.5281/zenodo.17392166NARKOTİK VE MEDYA: UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEDE İLETİŞİM STRATEJİLERI VE TOPLUMSAL ETKİLERİ
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/457
<h2>Uyuşturucu konusunun işlendiği medya ürünleri hakkında kullanılan “narkomedya” kavramı, aynı zamanda uyuşturucu ekonomisiyle ilişkili güç yapılarını, medya aracılığıyla ideolojik ve kültürel olarak yeniden üretilen içerikleri de ifade etmektedir. Özellikle sinema, televizyon dizileri, haber medyası ve dijital platformlardaki temsiller; uyuşturucu kültürünün estetikleştirilmesi, normalleştirilmesi ve hatta yüceltilmesi yönünde çeşitli stratejiler içerebilmektedir. Bu çalışma, uyuşturucu ile ilgili kitle iletişim araçları yoluyla temsili ve durumların sosyal algı, davranış ve politika üzerindeki etkilerini incelemeyi hedeflemektedir. Haber, dizi, sinema ve sosyal medya kanalları aracılığıyla yayılan imgeler, dil ve anlatılar; suç faktörü, tıbbi model gibi farklı çerçeveler içerisinde analiz edilmiştir. Çalışmamız temsillerin gençlik üzerindeki etkileri, damgalama ve dışlama mekanizmaları, halk sağlığı yaklaşımı ile cezalandırıcı yaklaşımlar arasındaki ilişki ve politika önerilerine odaklanan çıkarımlarla sona ermektedir.</h2>Ensar LOKMANOĞLUÖzlem BORA
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-2010309911010.5281/zenodo.17392331EVCİL HAYVAN SAHİBİ OLAN VE OLMAYAN BİREYLERİN EVCİL HAYVANLARA BAĞLANMA, AİLE İKLİMİ VE AİLE AİDİYETİNİN İNCELENMESİ
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/385
<p>Evcil hayvanların insan yaşamındaki yerinin artması evcil hayvanların aile yaşantısına olan etkisinin değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu araştırmanın amacı, evcil hayvanı olan bireylerin evcil hayvanlarıa bağlanma, aile iklimi ve aile aidiyeti düzeyleri arasındaki ilişkiyi ve evcil hayvan sahibi olan-olmayan bireylerin aile iklimi ile aile aidiyeti düzeyleri arasındaki farklılığını incelemektir. Araştırma örneklemini, evcil hayvan sahibi olan ve olmayan 405 kişi oluşturmaktadır. Araştırmada, evcil hayvanı olan kişilere Lexington Evcil Hayvanlara Bağlanma Ölçeği ve evcil hayvanlara ilişkin bilgi içeren Kişisel Bilgi Formundaki bölüm uygulanmıştır. Araştırmaya katılan tüm katılımcılara ise Aile İklimi ve Aile Aidiyeti Ölçeği uygulanmıştır. Verilerin analizinde SPSS 22.0 programı kullanılmıştır. Veriler Pearson korelasyon analizi, bağımsız örneklem T-testi ve tek yönlü ANOVA kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; evcil hayvana bağlanma, aile iklimi ve aile aidiyeti düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmamıştır. Bireylerin evcil hayvana sahip olma değişkenine göre algıladıkları aile atmosferi ve aile bağlılıklarının farklılık göstermediği sonucuna varılmaktadır. Evcil hayvanı olan ve olmayan katılımcıların aile iklimi ve aile aidiyeti düzeyi arasında anlamlı farklılık saptanmamış olup aile iklimi ve aile aidiyeti düzeyleri arasında yüksek düzeyde korelasyon (r:.71) saptanmıştır.</p>Gamze AKBOĞAZekavet KABASAKAL
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-20103011112610.5281/zenodo.17392632MEKÂNIN VAROLUŞSAL BOYUTLARI: HEİDEGGER’İN MEKÂN ANLAYIŞI VE ÇAĞDAŞ MEKÂNSAL DÖNÜŞÜMLER
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/403
<p>Mekân kavramı, bireylerin kimlik gelişimi ve psikolojik bütünlüğü açısından felsefi ve sosyolojik açıdan önemli bir tartışma alanı oluşturmuştur. Bu çalışma, Heidegger’in mekân anlayışını merkeze alarak bireylerin yerleşiklik (dwelling) ve yurtsuzluk (unheimlich) kavramları doğrultusunda mekân ile kurdukları ilişkileri incelemektedir. Araştırma, bireylerin mekânsal aidiyet duygusunun kimlik inşası, psikolojik dayanıklılık ve varoluşsal huzur açısından nasıl bir rol oynadığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada, fenomenolojik metin analizi yöntemi kullanılmış ve Heidegger’in Being and Time (1927) ve Building, Dwelling, Thinking (1951) eserleri temel alınarak kuramsal bir çerçeve oluşturulmuştur. Bulgular, bireylerin mekânla kurdukları ilişkinin salt fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve varoluşsal bir bağ içerdiğini göstermektedir. Özellikle zorunlu göç, dijitalleşme ve kentleşme gibi çağdaş mekânsal dönüşümler, bireylerin aidiyet hissini zayıflatarak kimlik krizlerine ve psikolojik uyum sorunlarına yol açmaktadır. Heidegger’in being in the world (dünyada olma) kavramı bağlamında değerlendirildiğinde, bireyin mekâna aidiyet duygusunun kaybı, varoluşsal boşluk ve kimlik kaygısını beraberinde getirmektedir. Çalışmanın sonuçları, mekânın bireylerin psikolojik iyi oluşu ve kimlik gelişimi açısından kritik bir unsur olduğunu ortaya koymaktadır. Son olarak, Heidegger’in mekân anlayışı, çağdaş mekânsal değişimlerin birey üzerindeki etkilerini anlamada önemli bir kuramsal çerçeve sunmaktadır. Çalışma, mekânın bireyin varoluşsal güvenliği açısından nasıl bir işlev gördüğünü vurgularken, gelecekte mekân ve kimlik ilişkisini inceleyen daha geniş ölçekli araştırmalara ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymaktadır.</p>Abdullah TÜRKMEN
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-20103012714510.5281/zenodo.17392909SINIR, GÖÇ VE BEKLEYİŞ: GİTMEK, BENİM MARLON VE BRANDOM
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/459
<p>Bu çalışma, Hüseyin Karabey’in 2008 yapımı <em>Gitmek: Benim Marlon ve Brandom</em> filmini sınır çalışmaları çerçevesinde ele alarak göçün yalnızca fiziksel bir hareket değil, çok boyutlu bir deneyim olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmanın kapsamını filmin mekânsal, duygusal, kültürel ve bürokratik boyutlarda sunduğu sınır temsilleri oluşturmaktadır. Yöntem olarak film, kuramsal yaklaşımlarla ilişkilendirilmiş sahne çözümlemeleri üzerinden değerlendirilmiştir. Anzaldúa’nın sınırın kültürel ve psikolojik boyutuna, Balibar’ın sınırın siyasal niteliğine, Mezzadra ve Neilson’un sınırın üretici işlevine ve Nail’in sınırın dinamik yapısına dair görüşleri, filmin anlatısıyla birlikte yorumlanmıştır. Bulgular, sınırın yalnızca coğrafi bir çizgi olmadığını, aynı zamanda gündelik yaşamın ritmini değiştiren, bireylerin duygusal dünyalarını dönüştüren, kimlikleri yeniden tanımlayan ve hareketi sürekli kesintiye uğratan bir düzenek olduğunu göstermektedir. Filmde otel odalarında geçen bekleyişler, gişelerde yapılan kontroller, kapalı geçitler ve yeniden tanımlanan yolculuklar, sınırın çok yönlü işleyişini görünür kılmaktadır. Sonuç olarak çalışma, <em>Gitmek: Benim Marlon ve Brandom</em> filminin göç sineması literatürüne, sınırın duygusal ve toplumsal boyutlarını bütüncül bir yaklaşımla yansıtan önemli bir katkı sunduğunu ortaya koymaktadır.</p>Saygın Koray DOĞANER
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-20103014616010.5281/zenodo.17393054KOCAELİ’DE ŞEHİR VE İŞ TURİZMİ HİZMETİ SUNAN OTEL İŞLETMELERİNDE HİZMET KALİTESİNİN E-WOM ARACILIĞIYLA YORUMLANMASI
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/426
<p>Dijitalleşme ve küreselleşme olgusunun yaygınlaştırdığı internet, günümüzde çok amaçlı olarak kullanılmaktadır. İnsanlar sosyal medya, ürün ve hizmet satın alma, yatırım, bankacılık gibi birçok alanda interneti günlük hayatlarında yaygın olarak kullanmaktadırlar. Tüm bu gelişmelere bağlı olarak turizm işletmeleri de bu alana yönelerek pazar paylarını artırma çabası içine girmişlerdir. Bu dijital ortamlarda insanlar konaklama işletmeleri ile ilgilide olumlu ve olumsuz yorum yapmakta olup bu durum günümüzde işletmelerin başarıları için dikkate almaları gereken bir alan olmuştur. Yapılan bu çalışmada da Google ve TripAdvisor sitesindeki çevrimiçi yorumlar içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Araştırma kapsamında Kocaeli’de şehir ve iş turizmi hizmeti sunan İzmit Merkez İlçesi’ndeki dört adet 5 yıldızlı ve bir adet 4 yıldızlı otelin Google ve Tripadvisor sitelerinde 1200 kişi tarafından yapılan Türkçe yorumlar incelenmiştir. Yapılan her bir yorumda birden çok konuya değinildiği için Kod/ altkod sayısı 2679’a çıkmıştır. Araştırmayı sınırlandırmak adına, pandemi etkilerinin de azalmaya başladığı 1 Ocak 2023 ile 31Aralık 2024 tarihleri arasında yapılan yorumlar dahil edilmiştir. Analiz sürecinde birbirlerine yakın kodlar gruplandırılıp kategorilere ayrılmış ve bu bulgular tablolarda sunulmuştur. Araştırma kapsamında yorumlara en çok yorumlanan kodlar sırasıyla personel, oda kalitesi ve konforu, yemekler ve içecekler, temizlik, lokasyon ve manzara, fiyat-performans ilişkisi, toplantı ve organizasyonlar, otopark, spa ve hamam, ambiyans, havuz temaları bulunmuştur.</p>Fatma ÖZÇELİK HEPER
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-20103016117610.5281/zenodo.17394893TÜRKIYE’DE DARBELERIN DÖNGÜSEL DOĞASI: VESAYETÇI YAPILAR, SIYASAL KUTUPLAŞMA VE EKONOMIK KRIZLER
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/440
<p>Bu çalışma, Türkiye’deki darbe olgusunu siyasal, toplumsal ve ekonomik boyutlarıyla incelemektedir. Türkiye’de darbeler, nadiren yalnızca askeri müdahalelerle sınırlı kalmakta; yargı, bürokrasi, medya ve ekonomik unsurlar da çoğu zaman sürece dâhil olmaktadır. Bu durum, demokrasinin kurumsallaşmasını engelleyen daha derin yapısal sorunlara işaret etmektedir. Araştırma, tarihsel ve karşılaştırmalı bir yöntem benimsemektedir. İnceleme kapsamında 1960, 1971, 1980 ve 2016’daki başlıca askeri darbelerin yanı sıra, 28 Şubat süreci ile Ergenekon-Balyoz davaları gibi önemli askerî olmayan müdahaleler de ele alınmaktadır. Bulgular, Osmanlı idare geleneğinin mirası ile İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden devralınan vesayetçi zihniyetin demokratik denetimi zayıflatmaya devam ettiğini ortaya koymaktadır. 1980 ekonomik durgunluğu örneğinde olduğu gibi, ekonomik krizler ve küresel dinamikler darbe süreçlerinde belirleyici rol oynamıştır. Daha yakın dönem örneklerinde ise medya ve iletişim teknolojilerinin etkisi öne çıkmıştır. Çalışma, Türkiye’de demokrasinin kökleşebilmesi için vesayetçi yapının ortadan kaldırılması, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi, siyasal kutuplaşmanın azaltılması ve ekonomik istikrarın kapsamlı demokratik reformlar aracılığıyla güvence altına alınması gerektiği sonucuna ulaşmaktadır.</p> <p><strong>Anahtar Kelimeler:</strong> Darbeler, Askeri Vesayet, Demokratikleşme, Siyasal Kutuplaşma, Ekonomik Krizler, Türkiye Siyaseti, Kurumsal Reformlar.</p>Rejhan RAHMAN
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-20103017721710.5281/zenodo.17394982TÜRKİYE’DE Y KUŞAĞININ SOSYAL MEDYA REKLAMLARINDAN KAÇINMA DAVRANIŞLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME: YOUTUBE ÖRNEĞİ
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/427
<p>Y kuşağı, sosyal medya ortamında büyümüş bir nesil olarak, reklamlara karşı daha önceki kuşaklardan çok daha farklı tepkiler vermektedirler. Özellikle Youtube şeklinde kullanıcı odaklı platformlarda, karşılaşılmış olan reklam içeriklerine yönelik yapılan kaçınma hareketleri çok fazla artmış bir durumdadır. Reklamları geçme, izlememe veya tamamen engelleme şeklinde ortaya çıkan bu davranışlar, sadece içerik tercihine değil, beraberinde kişinin sosyal medyayla kurmuş olduğu ilişkiye dair özellikler de taşımaktadır. Bu bağlamda çalışmanın temel amacı Türkiye’de Y kuşağının sosyal medya reklamlarından kaçınma davranışlarını derinlemesine analiz ederek bu davranışların altında yatan nedenleri ve etkileri belirlemektir. Bunun için örnek olarak görüntü izleme yönünden en yaygın platform olan YouTube seçilmiştir. Araştırmada nicel araştırma yaklaşımlarından biri olan ve önemli sayıda öğeden oluşan bir evrendeki nüfusun kapsamlı bir değerlendirmesini yapmak amacıyla, evrenin tamamını veya ondan temsili bir örneği değerlendirmek için kullanılan genel tarama modeli yönteminden yararlanılmıştır. Örneklemi ise kolayda örnekleme yöntemiyle çevrimiçi ulaşılan 103 kişiden olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak Youtube’un reklam politikalarıyla kullanıcıların beklentileri ve istekleri arasında belli bir uyumsuzluğun olduğu ortaya konulmuştur.</p>Müslüm KIZILGEBENAbdulhamit AVŞAR
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-20103021824410.5281/zenodo.17395207ERGENLERDE SUÇ VE ŞİDDETİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/391
<p>Ergenlik dönemindeki bireylerde suç, şiddet, madde kullanımı ve kendine zarar verme davranışlarının çeşitli bireysel ailesel ve çevresel değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmaktadır. Betimsel bir yöntemle yürütülen çalışmada elde edilen veriler analiz edilmiştir, bulgular aile içi şiddet, madde kullanımı ve kendine zarar verme davranışlarının sanılanın aksine azaldığını ortaya koymuştur, ergenler kendilerine veya bir başkalarına zarar vermekten çekindiği ve madde kullanımın kötü olduğunu vurgulamıştır.</p> <p>Çalışmada elde edilen bulgular ergenlerin suç, madde kullanımı ve kendine zarar verme gibi davranışlarının önlenmesine yönelik bireysel ve çevresel müdahalelerin önemini vurgulamaktadır. Elde edilen bulgular ailelerin, eğitim kurumlarının ve toplumun bu riskli davranışlara yönelik önleyici stratejiler geliştirmesine rehberlik edecek önemli bilgiler sunmaktadır.</p>Mahsum AVCIHalenur ÇEVİKYusuf DİMEN
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-202025-10-20103024526210.5281/zenodo.17396679POST-CLASSICAL CRIME ORGANIZATIONS AND SOCIAL MEDIA ACTIVISM: STRATEGIES FOR LEGITIMIZING CRIME THROUGH RELIGION
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/346
<p>Social media and evolving communication technologies have precipitated changes across various aspects of life, including the transformation of criminal organizations and their illicit activities. This study examines the efforts of post-classical criminal organizations, which employ methodologies akin to terrorist groups, to legitimize their criminal actions through social media activism, utilizing religious symbols and narratives. The X platform was selected as the research domain, and the social media posts of organization members, particularly their hashtag activism, were subjected to thematic content analysis and social network analysis. Additionally, the organization's websites, television programs, and print publications were examined to gather comprehensive information. The analyses revealed that organization members attempted to create an impression of being a religious community with a sanctified leader by employing popular religious narratives and symbols. This strategy aimed to establish legitimacy in the public eye, thereby concealing their criminal activities.</p>Mehmet Seyman ÖNDER
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-232025-10-23103026327710.5281/zenodo.17422304KORE HARBİ VE TÜRK TUGAYI’NIN YAYIN ORGANI KUTUP YILDIZI
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/432
<p>Kuzey Kore birliklerinin 25 Haziran 1950’de Güney Kore topraklarına saldırması sonucu Kore Harbi patlak vermiştir. Çin ve Sovyetler Birliği’nin desteklediği Kuzey Kore ordusu, Kore’nin başkenti Seul’e kadar ilerlemiştir. Güney Kore bu süreçte Birleşmiş Milletler’e başvurarak yardım talebinde bulunmuş, BM bu talebe olumlu yanıt vermiştir. Böylece Kore Savaşı uluslararası bir boyuta taşınmış, BM öncülüğünde Güney Kore’ye çok uluslu bir destek sağlanmıştır. Güney Kore’ye 17 ülke askeri, 6 ülke ise tıbbi yardımda bulunmuştur. Türkiye de BM üyesi sıfatıyla, uluslararası barış ve güvenliğin korunması amacıyla 4500 kişilik bir askeri birliği BM emrine verme taahhüdünde bulunmuştur. 41. Türk Tugayı hazırlıklarını tamamlayarak 25-30 Eylül 1950 tarihleri arasında İskenderun Limanı’ndan Kore’ye hareket etmiş, 10 Kasım 1950 itibarıyla cephede fiilen savaş pozisyonuna geçmiştir. Türk Tugayı, Kore’de konuşlanmasının ardından 19 Aralık 1950 tarihinden itibaren "Kutup Yıldızı" adlı günlük bir gazete yayımlamaya başlamıştır. Başlangıçta 2-3 sayfadan ibaret olan bu yayın, zaman içerisinde sayfa sayısını artırmış; içerik olarak cepheye dair çarpışma haberleri, menkıbeler, tefrikalar ile yurttan ve dünyadan derlenen haber özetlerine yer vermiştir. Özellikle "Yurttan Sesler" başlıklı köşe aracılığıyla memleketten gelen selam ve mesajlar yayımlanmış, bu durum gazete üzerinden bir tür duygusal iletişim ve moral desteği sağlamıştır. 19 Aralık 1950’den 22 Kasım 1953’e kadar düzenli olarak yayımlanan gazete, 1954’te bir, 1955’te ise üç sayı çıkarılarak yayın hayatını sonlandırmıştır. Bu çalışma, Kore Savaşı sırasında Türk Tugayı bünyesinde yayımlanan Kutup Yıldızı gazetesi üzerinden, savaş ortamında süreli yayın faaliyetinin işlevini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın temel hedefi, söz konusu gazetenin içerik ve biçim yönünden incelenmesi yoluyla, Türk askerlerinin moral ve motivasyonunu artırma, bilgiye erişimini sağlama ve vatanla olan bağlarını güçlendirme gibi çok boyutlu işlevlerini ortaya koymaktır. Ayrıca bu çalışma, Türk askerî basını açısından örnek teşkil eden bu yayının, askerî tarih ve basın tarihi bağlamında özgün bir belge niteliği taşıdığını vurgulamakta ve bu alandaki literatürde gözlemlenen önemli bir boşluğu doldurmayı hedeflemektedir. Başkanlık Cumhuriyet Arşivi belgeleri, dönemin ulusal gazeteleri, Kutup Yıldızı sayıları ve konuyla ilgili bilimsel kaynaklar temelinde gerçekleştirilen bu çalışma; tarih, iletişim, medya ve askerî sosyoloji disiplinlerine çok yönlü katkı sunmayı amaçlamaktadır.</p>Nuran KILAVUZ
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-232025-10-23103027829510.5281/zenodo.17423302MEKÂNSAL PLANLAMADAN KONUT PİYASA DİNAMİKLERİNE: SOSYO-MEKÂNSAL AYRIŞMA VE KONUT MEMNUNİYETİ İLİŞKİSİ
https://newerajournal.com/index.php/newera/article/view/442
<p>Kentlerin sosyal ve mekânsal yapıları, bireylerin yaşam kalitesi üzerinde önemli etkilere sahiptir. Sosyo-mekânsal ayrışma, kentsel alanlardaki eşitsizliklerin mekânsal bir yansıması olarak, farklı konut kullanım biçimlerine (ev sahibi/kiracı) göre kullanıcı memnuniyeti üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Araştırmacılar, mekânsal ayrışmanın kapitalist sistemin bir ürünü olduğunu ve kentlerdeki toplumsal yapı ile yakından ilişkili olduğunu belirtmektedir. Bu çalışmada, Van il merkezi İkinisan ve Şabaniye bölgelerinde gerçekleştirilen kullanıcı memnuniyeti anketlerinden elde edilen veriler ışığında, sosyo-mekânsal ayrışma ile kullanıcı memnuniyeti arasındaki ilişki incelenmiştir. Toplam 202 haneden toplanan veriler, demografik özellikler, hanehalkı yapısı, konut memnuniyeti ve sosyo-ekonomik durumu kapsamaktadır. Bulgular, sosyo-mekânsal ayrışmanın kullanıcı konut memnuniyeti üzerindeki etkilerini ortaya koymakta ve iki bölge arasındaki farkları göstermektedir. İkinisan bölgesinde konut memnuniyetinin daha yüksek olduğu gözlenmiş olup, bu durum bölgenin sosyo-ekonomik avantajları ve mekânsal düzenlemeleriyle ilişkilendirilmektedir. Şabaniye bölgesinde ise memnuniyet oranlarının daha düşük olduğu belirlenmiştir. Özellikle İkinisan’ da ev sahiplerinin yüksek memnuniyet gösterdiği; Şabaniye’ de ise kiracıların konut ve mahalle memnuniyetinin anlamlı biçimde düşük olduğu bulgularla desteklenmektedir .Elde edilen sonuçlar, konut projelerinin planlanması ve kentsel politikaların oluşturulmasında önemli geri bildirimler sunmakta ve kentsel gelişim süreçlerinde mekânsal planlama ile sosyal politikaların önemini vurgulamaktadır. Sosyo-mekânsal ayrışmanın azaltılması ve kullanıcı konut memnuniyetinin artırılması için dengeli ve kapsayıcı planlama yaklaşımlarının geliştirilmesi önem taşımaktadır.</p>Müjdat KAYAAysu UĞURLAR
Telif Hakkı (c) 2025 NEW ERA INTERNATIONAL JOURNAL OF INTERDISCIPLINARY SOCIAL RESEARCHES
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-10-232025-10-23103029633110.5281/zenodo.17423895